İMAR KANUNU 32. VE 42. MADDE YIKIM VE PARA CEZALARIYLA İLGİLİ DANIŞTAY KARARLARI
3194 Sayılı İmar Kanununun 42. maddesine göre cezaların şahsiliği ilkesi göz önünde tutularak yapı sahibine para cezası verilmesi gerektiğinden, projeye aykırı tadilatları yapan kişilerin belirlenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği hakkında
İstemin Özeti: Ankara 10. İdare Mahkemesinin 25.4.2002 günlü, E:2001/1770, K:2ÛQ2/6Q1 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı
Danıştay Savcısı Düşüncesi: …,26757 ada, 4 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binada onaylı projeye aykırı ve ruhsatsız olarak yapılan değişiklikler nedeniyle 3194 sayılı yasanın 42. maddesi uyarınca tüm malikler adına 5.000.000.000 lira para cezasının Apartman Yönetim Kurulu Başkanlığına uygulanmasına ilişkin 11.10,2001 günlü, E:.2001/5396.15 sayılı … Belediye Encümeni kararının iptali dileğiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
3194 sayılı Yasanın 42. maddesinde; ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya İmar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine veya müteahhidine para cezası verileceği kurala bağlanmış olup, hukuk sistemimizde de cezaların şahsiliği ilkesi geçerli bulunmaktadır.
Bu durumda uyuşmazlığa konu yapıda onaylı projeye aykırı ve ruhsatsız olarak değişiklik yapanların saptanarak, bu kişiler adına para cezası uygulanması gerekirken tüm malikler adtna Apartman Yönetim Kurulu Başkanlığına uygulanması yolundaki dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle dava konusu işlemin iptali gerekirken davanın reddi yolunda İdare Mahkemesince verilen kararda isabet bulunmadığından bozulmasının uygun olacağı düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra İşin gereği görüşüldü:
Dava, …, …, 26757 ada, 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binada projeye aykırı olarak yapılan ruhsatsız tadilatlar nedeniyle apartman yönetim kurulu başkanlığına 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesi uyarınca 5.000.000.000.- lira para cezası verilmesine ilişkin 11.10.2001 günlü, C.2001/5396.15 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporla dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, ruhsatsız inşaatın 26.3.2000 günlü tutanakla tespit edildiği, 1.bodrum katta ortak kullanım alanındaki 14 araçlık kapalı otoparkın, mimari projede belirtilen 9 aksından bölünerek, 7 ve 8 no.lu dükkanlar arasında bulunan ortak duvarların da kısmen kaldırılması suretiyle, ayrıca binanın iç ana merdivenleri sahanlığında otoparka olan girişin tuğla duvarla kapatılarak amacı dışında tamamen dükkanlara ait depo olarak kullanıldığı, bu hususun inşaat ruhsatı ve mimari projeye aykırı olduğu, projede tadilat yapılarak tadilat ruhsatı verilmesinin de mümkün olmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı Yasanın 42. maddesinde; ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine veya müteahhidine para cezası verileceği kurala bağlanmış olup, hukuk sistemimizde de cezaların şahsiliği ilkesi geçerli bulunmaktadır.
Dava konusu olayda davacılar, binanın ortak kullanım alanında yapılan tadilatlardan tüm kat maliklerinin sorumlu tutulamayacağını, kendilerinin bu durumdan mağdur olduklarını, binanın müteahhidinin ve arsa sahibinin haksız şekilde söz konusu alanı işgal etmeleri nedeniyle kendilerinin kusuru olmadığını belirterek, cezaların şahsiliği ilkesi gereği kusurlu kimse ona para cezasının verilmesi gerektiğini, ruhsata aykırı tadilatların kendileri tarafından belediyeye bildirildiğini ileri sürmektedirler.
İdare mahkemesince, yıktırılmasına karar verilen projeye aykırı olarak yapılan tadilatları yapan kişilerin belirlenmesi suretiyle, ayrıca cezaların şahsiliği ilkesi de gözonüne alınarak para cezasına ilişkin dava konusu işlem hakkında karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle Ankara 10.İdare Mahkemesinin 25,4.2002 günlü, E:2001/1770, K;2002/601 sayılı kararının bozulmasına, 10.120.000.-lira karar harcı ile fazladan yatırılan 7.530.000.-lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 22.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 2004/1374 K: 2006/1416 T: 27/03/2006
Danıştay 6. Dairesi E: 2005/7550 K: 2006/1946
Danıştay 6. Dairesi E: 2004/213 K: 2005/6646 T: 26/12/2005
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/2430 K: 1993/5211 T: 09/12/1993
3184 sayılı Yasanın 40. maddesine göre oluşturulan mahsurların giderilmesi gerektiği bildirilip uygun süre tanınması ve bu süre sonunda mahsurların giderilmemesi halinde para cezası verilmesi gerektiği hakkında
İstemin Özeti: Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 13.12.2002 günlü, E:2002/83, K:2002/1701 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi:3194 sayılı İmar Kanunu’nun 40 inci maddesinde, arsalarda, evlerde ve sair yerlerde umumun sağlık ve selametini ihlal eden, şehircilik, estetik veya trafik bakımından mahsurlu görülen enkaz veya birikintilerin, gürültü ve duman tevlideden tesislerin hususi mecra, lağım, çukur, kuyu; mağara ve benzerlerinin mahzurlarının giderilmesi ve bunların zuhuruna meydan verilmemesi ilgililere tebliğ edeceği, aynı kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasında, birinci fıkrada belirtilen fiiller dışında bu kanunun 28, 33, 34, 39 ve 40 inci maddeleri ile 36 ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen mal sahibine, fenni mesule ve müteahhide para cezası verileceği” hükmü uyarınca davacı firmanın şantiyesinden çıkarttığı toprağı, hafriyat malzemelerini şahıs arazisine, çevredeki arazilere ve imar yoluna dökerek zarar verdiğinin 5,4.2001 günlü tutanak tespit edilmesi üzerine davacıya oluşturduğu mahzurları gidermesi gerektiği bildirilip, uygun süre tanınması ve bu süre sonunda mahzurları gidermemesi halinde para cezası verilmesi gerekirken.davacıya usulüne uygun bir tebligat yapılıp uygun bir süre tanınmadan tesis edilen işlemin iptal edilmesi gerektiğinden davanın reddi yolundaki mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Düşüncesi: 3194 sayılı Yasanın 40 ve 42/2.maddeleri gereğince 8.900.000.000 TL para cezası verilmesine ilişkin 11.4.2001 günlü, 2001/0154 sayılı belediye encümeni kararının iptali dileğiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
3194 sayılı Yasanın 40, maddesi uyarınca davacı tarafından meydana getirilen mahzurların giderilmesinin tebliğ edilip, uygun bir süre tanınması ve bu süre sonunda mahzurların giderilmemesi durumunda para cezası verilmesi gerekirken usulüne uygun olarak böyle bir tebligat yapılıp süre tanınmadan tesis olunan dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, davanın reddi yolundaki temyize konu kararda isabet bulunmadığından bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirket tarafından izinsiz olarak yapılan hafriyatın çevredeki arsa ve arazilere dökülmesi suretiyle kirliliğe neden olunduğundan bahisle 3194 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 11.4.2001 günlü 2001/154 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, davacı tarafından şantiyeden çıkan hafriyat malzemesi izinsiz olarak şahıs arazisi, çevre arazi ve imar yoluna dökülerek çevre kirliliğine yol açıldığının idarece tespit edilmesi nedeniyle, para cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş bu karar davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 40 inci maddesinde, “Arsalarda, evlerde ve sair yerlerde umumun sağlık ve selametini ihlal eden, şehircilik, estetik veya trafik bakımından mahsurlu görülen enkaz veya birikintilerin, gürültü ve duman tevlideden tesislerin, hususi mecra, lağım, çukur, kuyu; mağara ve benzerlerinin mahzurlarının giderilmesi ve bunların zuhuruna meydan verilmemesi ilgililere tebliğ edilir.” hükmüne yer verilmiş, aynı kanunun 42 nci maddesinin 2 nci fıkrasında ise, “Birinci fıkrada belirtilen fiiller dışında bu kanunun 28, 33, 34, 39 ve 40 inci maddeleri ile 36 nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen mal sahibine, fenni mesule ve müteahhide 466.247.734.- TL. dan 9.324.946.500.- liraya kadar para cezası verilir.” hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı firmanın şantiyesinden çıkarttığı toprağı, hafriyat malzemelerini şahıs arazisine, çevredeki arazilere ve imar yoluna dökerek zarar verdiğinin 5.4.2001 günlü tutanak tespit edildiği, izinsiz olarak yapılan bu hafriyat dolgu çalışmasının çevre düzenini bozduğu, imar yollarının çevre parsellere ulaşımını aksattığı, ayrıca görsel kirliliğe yol açtığı, asfalt yollarda tahribat ve toz kirliliği meydana getirdiği, dava konusu işlem ile davacı şirketin izinsiz hafriyat çalışması yaparak çevre kirliliğine yol açtığı gerekçesiyle 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 40. maddesi uyarınca 8.900.000.000.- TL. para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda içeriği yazılı Yasa hükümleri uyarınca davacıya oluşturduğu mahzurları gidermesi gerektiği bildirilip, uygun süre tanınması ve bu süre sonunda mahzurları gidermemesi halinde para cezası verilmesi gerekir.
Bu durumda davacıya usulüne uygun bir tebligat yapılıp uygun bir süre tanınmadan tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından davanın reddi yolundaki kararda İsabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 13.12.2002 günlü, E:2002/83, K:2002/1701 sayılı kararının bozulmasına, 16.090.000.- lira karar harcı ile fazladan yatırılan 16.090.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 10.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 1990/1641 K: 1992/1546 T: 15.4.1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1991/107 K: 1992/1836 T: 22/04/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/1150 K: 1992/2555 T: 20/05/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/1602 K: 1993/29 T: 18/01/1993
Anayasa Mahkemesi kararı ile 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesinin 5. fıkrasının iptal edilmiş olması nedeniyle, bu madde uyarınca davalara bakan sulh ceza mahkemelerinin görevlen ve söz konusu mahkemelerce verilen kararların hukuken kesin olduğu yolundaki hüküm de kaldırıldığından, davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki kararda isabet bulunmadığı hakkında
İstemin Özeti: İzmir 3. İdare Mahkemesinin 9.1.2002 günlü, E:2001/980, K:2002/l sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay Savcısı Düşüncesi: Dava, davacıya 3194 sayılı kanunun 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin … Belediye Encümen kararının iptali istemi ile açılmış, İdare Mahkemesince dava süre aşımı nedeniyle reddedilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davanın … 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.9.2001 gün ve E:2001/110,K:2002/141 sayılı görev ret kararı üzerine açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, anılan görev ret karan üzerine açılan davanın süresinde olup olmadığı araştırılmadan verilen İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacıya, …, 5697 Sokak, 30483 ada, 8 sayılı parselde bulunan taşınmaz üzerindeki ruhsatsız yapı nedeniyle 3194 Sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca 23.312.350.000- lira para cezası verilmesine ilişkin 12.6.2001 günlü, 1219 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden,
dava konusu belediye encümeni kararının davacıya 2.7.2001 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten itibaren 60 günlük yasal dava açma süresi içinde açılması gerekirken 24.10.2001 tarihinde açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 Sayılı Yasanın 9. maddesinin 1. fıkrasında: ” Çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış, bulunan davaların, görev noktasından reddi halinde bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden İtibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir, görevsiz yargı merciine başvurma tarihi Danıştay’a, İdare ve Vergi Mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir,” hükmüne yer verilmiştir.
Mahkemelerin görev yönünden redde ilişkin kararlarının yargı yoluna değiştirmeleri nedeniyle bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulması mümkündür.
Öte yandan Anayasa Mahkemesinin 1,2.2001 günlü, 24305 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 6 ay sonra yürürlüğe giren 15.5.1997 günlü E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararı ile 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesinin 5. fıkrası İptal edilmiş olması nedeniyle bu madde uyarınca davalara bakan … Ceza Mahkemelerinin görevleri ve söz konusu mahkemelerce verilen kararların hukuken kesin olduğu yolundaki hüküm de kaldırılmış bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu para cezasına karşı … 1. Suth Ceza Mahkemesinde İtirazda bulunulduğu ve anılan mahkemenin 11.9.2001 günlü yasal yollar açık olmak üzere verdiği görev ret kararı üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşıldığından, davanın süresinde açılıp açılmadığı hususunun yukarıda yer alan Yasa hükümleri ve Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki kararda isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 3.İdare Mahkemesinin 9.1.2002 günlü, E:2001/980, K:2002/l sayılı kararının bozulmasına, 10.120.000- lira karar harcı İle fazla yatırılan 7.530.000- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 11.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 1990/2078 K: 1992/1469 T: 10/04/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/369 K: 1992/3947 T: 02/11/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1991/3324 K: 1992/4050 T: 09/11/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1991/2852 K: 1992/5184 T: 24/12/1992
Kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşaat yaptıran kişiye müteahhidi ruhsatsız yapı yaptığı gerekçesiyle noter kanalıyla ihtar etmesi nedeniyle yapı sahibi sıfatıyla imar para cezası verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı
İstemin Özeti: İzmir 3. İdare Mahkemesinin 18.10.2001 günlü, E:2001/515, K:2001/867 sayılı kararının iptale ilişkin bölümünün usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacıya ait ?, ? ilçesi, 42436 ada, 9-10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ruhsatsız yapının 3194 sayılı İmar Kanununun 32. ve 42. maddeleri uyarınca yıktırılmasına ve 15.000.000.000- lira para cezası verilmesine ilişkin 17.4.2001 günlü, 807 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde bulunan bodrum + 4 katlı yapının ruhsat alınmadan yapıldığının 18.1.2001 günlü tutanakla tespit edildiği anlaşıldığından, anılan yapının yıktırılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın yıkıma yönelik kısmının reddine, para cezası verilmesine ilişkin kısmına gelince, davacının kendi taşınmazı üzerinde inşaat yaptırmak amacıyla müteahhit ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, ancak müteahhitin ruhsat almadan inşaata başlaması üzerine, tespit tarihinden önce 1.2.1999 gününde noter aracılığıyla ruhsatsız yapı yapmaması için müteahhiti uyardığı, bu nedenle yapının ruhsatsız yapılmasında davacının sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemin para cezasına yönelik kısmının iptaline karar verilmiş, bu kararın iptale ilişkin bölümü davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali kısmen de davanın reddi yolundaki temyize konu İzmir 3. İdare Mahkemesinin 18.10.2001 günlü, E:2001/515, K:2001/867 sayılı kararının temyiz edilen bölümünde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi yerinde görülmeyerek mahkeme kararının anılan kısmının ONANMASINA, fazla yatırılan 7.530.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 31.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 1990/1641 K: 1992/1546 T: 15.4.1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1991/107 K: 1992/1836 T: 22/04/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/1150 K: 1992/2555 T: 20/05/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/1602 K: 1993/29 T: 18/01/1993
Kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşaat yaptıran kişiye müteahhidi ruhsatsız yapı yaptığı gerekçesiyle noter kanalıyla ihtar etmesi nedeniyle yapı sahibi sıfatıyla imar para cezası verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı
İstemin Özeti: İzmir 3. İdare Mahkemesinin 18.10.2001 günlü, E:2001/515, K:2001/867 sayılı kararının iptale ilişkin bölümünün usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacıya ait ?, ? ilçesi, 42436 ada, 9-10 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ruhsatsız yapının 3194 sayılı İmar Kanununun 32. ve 42. maddeleri uyarınca yıktırılmasına ve 15.000.000.000- lira para cezası verilmesine ilişkin 17.4.2001 günlü, 807 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmaz üzerinde bulunan bodrum + 4 katlı yapının ruhsat alınmadan yapıldığının 18.1.2001 günlü tutanakla tespit edildiği anlaşıldığından, anılan yapının yıktırılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın yıkıma yönelik kısmının reddine, para cezası verilmesine ilişkin kısmına gelince, davacının kendi taşınmazı üzerinde inşaat yaptırmak amacıyla müteahhit ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığı, ancak müteahhitin ruhsat almadan inşaata başlaması üzerine, tespit tarihinden önce 1.2.1999 gününde noter aracılığıyla ruhsatsız yapı yapmaması için müteahhiti uyardığı, bu nedenle yapının ruhsatsız yapılmasında davacının sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemin para cezasına yönelik kısmının iptaline karar verilmiş, bu kararın iptale ilişkin bölümü davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali kısmen de davanın reddi yolundaki temyize konu İzmir 3. İdare Mahkemesinin 18.10.2001 günlü, E:2001/515, K:2001/867 sayılı kararının temyiz edilen bölümünde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi yerinde görülmeyerek mahkeme kararının anılan kısmının ONANMASINA, fazla yatırılan 7.530.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 31.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 1990/1641 K: 1992/1546 T: 15.4.1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1991/107 K: 1992/1836 T: 22/04/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/1150 K: 1992/2555 T: 20/05/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/1602 K: 1993/29 T: 18/01/1993
1/50000 ve 1/25000 ölçekli planlarda üniversite alanı olarak belirlenen taşınmazlarda yapılan kamu binası niteliğindeki vakıf üniversitesine ait binaların yıktırılmasına ilişkin belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılan davada, 1/50000 ve 1/25000 ölçekli planlarına uygun olarak hazırlanan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının 3194 sayılı İmar Kanununun 9. maddesine göre Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca ve daha önceden belediyeye sunulan aynı doğrultudaki 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının da ilgili belediyelerce onaylanıp onaylanmadığının araştırılması suretiyle karar verilmesi gerektiği hakkında.
İstemin Özeti: İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 1.11.2001 günlü, E:2000/1135, K:2001/1376 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Davacı tarafından nazım ve uygulama imar planlarının 3194 sayılı İmar Kanununun 9. maddesi uyarınca onaylanması için Bayındırlık ve İskan Bakanlığına başvurulduğu belirtildiğinden, bakanlık tarafından nazım ve uygulama imar planlarının onaylanıp onaylanmadığının araştırılması suretiyle karar verilmek üzere temyize konu idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, …, …, … Mahallesi, 181 pafta, 1387-1773 ada, 3-4 sayılı parsellerde bulunan üniversite binalarının 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin 12.4.2000 günlü, 230 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; idare mahkemesince, mülkiyeti … Üniversitesine ait olan dava konusu taşınmazların 1/50000 ve 1/25000 ölçekli nazım imar planlarında orman alanında kalmakta iken 5.6.2000 tarihinde onaylanan plan değişikliği ile üniversite alanına dönüştürüldüğü, plan notunda ise 1/5000 ve 1/1000 ölçekli nazım ve uygulama imar planları onaylanmadan İnşaat uygulamasına geçilemeyeceğinin öngörüldüğü; 1/5000 ölçekli nazım İmar planı onaysız olduğundan 1/1000 ölçekli uygulama İmar planının da onaylanmadığı ve inşaat ruhsatı alınması için de davalı idareye bir başvurunun da olmadığı anlaşıldığından, inşaat ruhsatı bulunmayan binaların yıktırılmasına ilişkin dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde “Resmi bina” tanımı yapılmamış; ancak, maddenin son fıkrasında, bu Kanunda geçen diğer deyimlerin Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte tarif edileceği öngörülmüş, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca hazırlanarak 2.11.1985/günlü, 18916 Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlanan Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinde ve 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinde ise Resmi bina: “Genel, katma ve özel bütçeli idarelerle, il özel idaresi ve belediyeye veya bu kurumlarca sermayesinin yarısından fazlası karşılanan kurumlara, kanunla veya kanunun verdiği yetki ile kurulmuş kamu tüzel kişilerine ait bina ve tesislerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.
3194 sayılı Yasanın 9. maddesinde de: “Bakanlık gerekli görülen hallerde, kamu yapıları İle ilgili imar planı ve değişikliklerinin, umumi hayata müessir afetler dolayısıyla veya toplu konut uygulaması veya Gecekondu Kanununun uygulanması amacıyla yapılması gereken planların ve plan değişikliklerinin, birden fazla belediyeyi ilgilendiren metropoliten imar planlarının veya içerisinden veya civarından demiryolu veya karayolu geçen, hava meydanı bulunan veya havayolu veya denizyolu bağlantısı bulunan yerlerdeki imar ve yerleşme planlarının tamamını veya bir kısmını, ilgili belediyelere veya diğer idarelere bu yolda bilgi vererek ve gerektiğinde işbirliği sağlayarak yapmaya, yaptırmaya, değiştirmeye ve resen onaylamaya yetkilidir… Bir kamu hizmetinin görülmesi maksadı ile resmi bina ve tesisler için imar planlarında yer ayrılması veya bu amaçla değişiklik yapılması gerektiği takdirde, Bakanlık, valilik kanalı ile ilgili belediyeye talimat verebilir veya gerekirse imar planının resmi bina ve tesislerle ilgili kısmını resen yapar ve onaylar.” hükümlerine yer verilmiştir.
Diğer taraftan TC. Anayasa’sınm “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinde Üniversitelerin tanımı yapıldıktan sonra Devlet tarafından yasayla kurulacakları belirtilmiş, Yasada gösterilen usul ve esaslara göre kazanç amacına yönelik olmamak koşuluyla Vakıflar tarafından da Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabileceği açıklanmış, Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarının mali ve idari konular dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasa’da belirtilen hükümlere tabi bulunduğu kuralları yer almıştır.
Yukarıda yer alan Anayasa! düzenleme ile Akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden herhangi bir ayrım gözetilmeksizin vakıflar tarafından kurulan yüksek öğretim kurumlarının devlet tarafından kurulan yüksek öğretim kurumları ile eşit statüde olduğu belirlenmiştir.
Bu çerçevede değerlendirildiğinde, kamu hizmeti yaptığı tartışmasız olan vakıf üniversitelerinin bu hizmeti yerine getirmekte kullandığı yapılarının resmi bina olduğu açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından 31.8.1999 günlü, 99/267 sayılı dilekçe ile inşaat ruhsatı için başvuruda bulunulduğu, resmi bina kapsamındaki üniversite binalarına yönelik olarak taşınmazları üniversite alanı olarak belirleyen 1/50000 ve 1/25000 ölçekli planların 5.6.2000 gününde Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylandığı; ancak, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli nazım ve uygulama imar planlarının ilgili belediyelerce onaylanmasının geciktirildiği, üst ölçekli planlar olan 1/50000 ve 1/25000 ölçekli planlara uygun olan ve ilgili kamu kurumlarının olumlu görüşlerinin de bulunduğu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli nazım ve uygulama imar planlarının 3194 sayılı İmar Kanununun 9. maddesine göre onaylanması için 14.6.2000 günlü, 992/1042 sayılı dilekçe ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığına müracaat edildiği, bu arada yapıların bitirilerek 2 yıldır eğitimin sürdürüldüğü, dava konusu alanın üniversite alanı olarak belirlenmesinde üstün kamu yaran bulunduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
Bu durumda, idare mahkemesince üst ölçekli planlar olan 1/50000 ve 1/25000 ölçekli planlarda üniversite alanında kalan taşınmazlara yönelik olarak Bayındırlık ve İskan Bakanlığına sunulduğu belirtilen 1/5000 ve 1/1000 ölçekli nazım ve uygulama imar planlarının onaylanıp onaylanmadığı; ayrıca bu arada ilgili belediyelerce anılan taşınmazlara yönelik nazım ve uygulama imar planlarının onay işlemlerinin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin araştırılması suretiyle karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 1.11.2001 günlü, E-.2000/1135, K.2001/1376 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 22.9.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 1981/3444 K: 1982/681 T: 24/03/1982
Danıştay 6. Dairesi E: 2003/3435 K: 2004/6378 T: 08/12/2004
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/3046 K: 1993/2263 T: 10/06/1993
Danıştay 6. Dairesi E: 2001/4142 K: 2002/5462 T: 21/11/2002
GSM şirketlerine ait baz istasyonlarının kaldırılması yolunda 3194 sayılı İmar Kanununun 40. maddesine göre işlem tesis edilemeyeceği hakkında.
İstemin Özeti: Bursa 2. İdare Mahkemesinin 13.9.2001 günlü, E:2001/74, K:2001/800 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: 3194 sayılı Yasanın 40. maddesi İle getirilen düzenlenme; enkaz veya birikintilerin, gürültü ve dumana neden olan tesislerin, hususi mecra, lağım, çukur, kuyu, mağara ve bunların benzerlerinin umumun sağlık ve selameti ihlal edenleri veya şehircilik, estetik veya trafik bakımından sakıncalı olanları, kapsamakta olup, uyuşmazlığa konu olaydaki çatıya kurulan baz istasyonunun Yasada yapılan bu tanımlama ve mahzur tevlit eden unsurlar içerisinde yer almadığından anılan maddeye dayanılarak baz istasyonunun kaldırılması yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu İdare mahkemesi kararının belirtilen gerekçeyle onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava… İlçesi, … Mahallesi, 15 pafta, 2303 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki davacı şirkete ait baz istasyonunun umumun sağlık ve selametini ihlal ettiğinden 3194 sayalı İmar Kanununun 40.maddesi uyarınca 15 gün üçünde kaldırılmasına ilişkin 14.11.2000 günlü, 2000/343 sayılı belediye encümeni kararının İptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, davalı idarece dava konusu baz istasyonundan kaynaklanan elektromanyetik dalgaların insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri konusunda yapılmış bir tespit olmadığı gibi Mobil Telekomünikasyon Şebekelerine Ait Baz İstasyonlarının Kuruluş Yeri Ölçümleri, İşletilmesi ve Denetlenmesi Hakkında Yönetmelikte belirlenen kurum ve kuruluşlara yaptırılan ölçüm sonucu limit değerlerin aşıldığının belirlenmesi halinde bu konuda yetkili olan Ulaştırma Bakanlığına başvurulması gerekirken, yönetmelikte öngörülen bu prosedür işletilmeden ve ilgili bakanlık kararı olmadan baz istasyonunun kaldırılması yolunda tesis edilen dava konusu işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş; karar davalı İdare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun kamunun selameti için alınması gereken tedbirlerin düzenlendiği 40. maddesinde, arsalarda, evlerde ve sair yerlerde umumunun sağlık ve selametini ihlal eden, şehircilik, estetik ve trafik bakımından mahzurlu görülen enkaz veya birikintilerin, gürültü ve duman tevlit eden tesislerin hususi mecra, lağım, çukur, kuyu, mağara ve benzerlerinin mahzurlarının giderilmesi ve bunların zuhuruna meydan vermemesinin ilgililere tebliğ edileceği, tebliğde belirtilen müddet içinde tebliğe riayet edilmediği takdirde belediye veya valilikçe mahzurun giderileceği, masrafının %20 fazlasıyla arsa sahibinden alınacağı veya mahzur tevlit edenlerin faaliyetinin durduracağı kuralı yer almıştır.
Anılan düzenleme ile, kamunun sağlık ve selametini ihlal eden, şehircilik, estetik veya trafik bakımından mahzurlu görülen ve arsalarda, evlerde ve sair yerlerde bulunan
enkaz veya birikintilerin, gürültü ve duman tevlit eden tesislerin hususi mecra, lağım, çukur, kuyu, mağara ve benzerlerinin mahzurlarının giderilmesi ve bunların oluşumuna meydan verilmemesi amaçlanmaktadır.
Dosyanın İncelenmesinden, binanın çatısına … firmasına ait baz istasyonu konulduğunun davalı idare tarafından tespiti üzerine 3194 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca kaldırılması yolunda yapılan tebligata karşın mahzurun giderilmemesi üzerine belediye encümeninin dava konusu kararı ile davalı idare tarafından anılan baz istasyonunun kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
3194 sayılı Yasanın 40. maddesi ile getirilen düzenlenme; enkaz veya birikintilerin, gürültü ve dumana neden olan tesislerin, hususi mecra, lağım, çukur, kuyu, mağara ve bunların benzerlerinin umumun sağlık ve selametini ihlal edenleri veya şehircilik, estetik veya trafik bakımından sakıncalı olanları, kapsamakta olup, uyuşmazlığa konu olaydaki çatıya kurulan baz istasyonunun Yasada yapılan bu tanımlama ve mahzur tevlit eden unsurlar içerisinde yer almadığından anılan maddeye dayanılarak baz istasyonunun kaldırılması yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu durumda, idare mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda karar verilmesinde sonucu itibariyle İsabetsizlik görülmemiştir.
Dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Bursa 2. İdare Mahkemesinin 13.9.2001 günlü, E:2001/74, K:2001/800 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, fazla yatırılan 4.920.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 22.9.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 1990/1534 K: 1991/1104
Danıştay 6. Dairesi E: 1990/2731 K: 1992/1655 T: 16.04.1992
Danıştay 6. Dairesi E: 2006/931 K: 2006/6661 T: 30.12.2006
Danıştay 6. Dairesi E: 2002/6535 K: 2004/934 T. 20.2.2004
3194 sayılı yasanın 42.maddesi uyarınca verilecek para cezalarında, idareye yasanın belirlediği alt ve üst sınırlar içerisinde ceza tayini olanağı tanındığı ve bu sınırlar içinde takdir yetkisinin objektif ölçütler çerçevesinde, hak ve nesafet kurallarına uygun olarak kullanılması gerektiği
İstemin Özeti: Ankara 7.İdare Mahkemesinin 14.11.2002 günlü, E:2002/659, K:2002/1355 sayılı kararının iptale ilişkin bölümünün usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir
Danıştay Savcısı Düşüncesi: Ankara, Sincan, Yenikapı köyünde bulunan … parsel sayılı taşınmaz üzerine 2365,9 m2 lik alana ruhsat alınmaksızın fabrika ve idare binası yapıldığından dolayı 3194 sayılı Yasanın 42.maddesine göre 32.000.000.000 lira para cezası verilmesine ve aynı Yasanın 32.maddesine göre yıktırılmasına ilişkin 26.3.2002 günlü ve … sayılı Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılan davada, işlemin yıkıma ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığından bu konuya ilişkin davanın reddine, imar para cezası verilmesine ilişkin kısmının iptaline karar veren mahkeme kararının iptale ilişkin kısmının bozulması davalı idare tarafından istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, 25.1.2002 günlü ve 1/1 sayılı zabıtname ile ihtilaflı yapının 2365.9 m2 alanında, ruhsatsız, fabrika ve idare binası olarak yapıldığı tespit edilmiş, davalı idarenin savunma ve temyiz dilekçelerinde, yapının çeşitliliği, büyüklüğü, aykırılık derecesi, çevreye verdiği zarar mesken ve ticaret alanı olarak kullanılması ve cezanın caydırıcılığı hususları göz önünde bulundurularak ceza tutarının alt sınırının üzerinde takdir edildiği belirtilmiştir.
Bu durumda, tutarı objektif ölçülere dayanılarak tayin edildiği anlaşılan para cezasının iptaline ilişkin mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz konusu mahkeme kararının dava konusu işlemin para cezası verilmesine ilişkin bölümünü iptal eden kısmının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Ankara, Sincan, Yenikapı Köyünde bulunan … parsel sayılı taşınmazın üzerine 2365.9 m2 lik alana ruhsatsız olarak fabrika ve idare binası yapılması nedeniyle 3194 sayılı Yasanın 42.maddesi uyarınca 32.000.000.000 lira para cezası verilmesine ve aynı Yasanın 32.maddesi uyarınca yapıların yıktırılmasına ilişkin 26.3.2002 günlü, 393 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, 25.1.2002 günlü yapı tatil tutanağı ile mühürlenen ruhsatsız yapı için süresi içinde ruhsat başvurusunda bulunulmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemin yıkıma ilişkin kısmında mevzuata aykırılık görülmediği; işlemin imar para cezası verilmesine ilişkin bölümünde ise, idarenin alt sınırı aşan miktarda ceza verilmesinin nedenlerini objektif ölçütlere dayandırmadığı anlaşıldığından mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın yıkıma ilişkin kısmının reddine, işlemin para cezası verilmesine ilişkin bölümünün ise iptaline karar verilmiş, bu kararın iptale ilişkin bölümü davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı Yasanın 42.maddesi uyarınca verilecek para cezalarında idareye Yasanın belirlediği alt ve üst sınırlar içerisinde ceza tayini olanağı tanınmıştır. Ancak bu takdir yetkisi objektif ölçütler çerçevesinde, hak ve nesafet kurallarına uygun olarak kullanılmalıdır.
3194 sayılı Yasanın 42.maddesinde belirtilen para cezasının miktarının alt sınırının üzerinde takdir edilebilmesi için, idarenin mahallinde yapılacak tespitle, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı hususların nelerden oluştuğunu ve niteliğini saptaması önemlidir. Alt sınırın üzerinde para cezası belirlenmesi durumunda, takdir yetkisinin hangi ölçütler çerçevesinde kullanıldığının, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı hususların nelerden oluştuğunun ve niteliğinin de belirtilmesi suretiyle idarece açıklanması ve kanunda yazılı alt sınırın üzerindeki miktarda para cezası verilmesinin gerekçelerinin objektif ölçütlere uygun biçimde ortaya konulması zorunludur. Belediye encümeni kararında ya da davalı idarenin savunma dilekçesinde gerekçenin gösterilmemesi durumunda ise, mahkemece kanunda yazılı alt sınırın üzerinde para cezası miktarının belirlenmesinin nedenlerinin araştırılması ve alt sınırın üzerinde para cezası miktarının belirlenmesine yönelik olarak idarece gösterilecek gerekçelerin incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerekmektedir. İdare Mahkemesince, işlemde gerekçenin bulunmaması durumunda hiç bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın iptal kararı verilmesi doğru olmayacaktır.
Dava konusu olayda, yapı tatil tutanağında yapıların özellikleri açık olarak ortaya konulmuş ve davalı idarenin savunmasında da, uyuşmazlık konusu yapıların yüzölçümlerinin, kente ve çevreye etkisinin, şehircilik ilkelerini ve estetiğini ihlali ile inşaatın ulaştığı seviyenin dikkate alınması ve bu bağlamda cezanın caydırıcı özellik taşıması hususunun da göz önünde bulundurulması suretiyle para cezası miktarının tespit edildiği belirtilmiş ve böylece cezanın kanunda yazılı alt sınırın üzerinde takdir edilmesinin nedenleri açıklığa kavuşturulmuştur.
Bu durum karşısında, toplam 2365.9 m2 lik alana ruhsatsız olarak inşa edilmiş olan, uyuşmazlık konusu fabrika binası ve idare binası niteliğindeki yapıların büyüklüğü, önemi, kente ve çevreye etkisi, yapıların bitmiş ve kullanılır durumda olması gibi hususlar göz önünde bulunduğunda, para cezası miktarının objektif ölçütlere dayanılarak belirlendiği anlaşıldığından, idare mahkemesince dava konusu işlemin para cezası verilmesine ilişkin bölümünün iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Ankara 7.İdare Mahkemesinin 14.11.2002 günlü, E:2002/659, K:2002/1355 sayılı kararının temyiz edilen bölümünün BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 9.7.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 1990/2078 K: 1992/1469 T: 10/04/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/369 K: 1992/3947 T: 02/11/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1991/3324 K: 1992/4050 T: 09/11/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1991/2852 K: 1992/5184 T: 24/12/1992
Dava dilekçesinde belediye encümeni kararının yalnızca yıkıma ilişkin bölümünün iptalinin istenilmesine karşın dava açma süresinden sonra verilen dilekçe ile aynı olay nedeniyle uygulama para cezasına karşı yapılan itiraz üzerine sulh ceza mahkemesinin görevsizlik kararı vardığı belirtilerek para cezasının da iptaline karar varılmasının istenilmesinin davanın genişletilmesi kapsamında olduğu
İstemin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, … sayılı kararının taraflarca usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Temyize konu idare mahkemesi kararının davanın yıkıma yönelik bölümünün reddi kısmının onanması; davacı tarafından dava dilekçesinden sonra verilen dilekçe ile, aynı olay nedeniyle uygulanan para cezasına karşı … Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edildiği ve anılan mahkemenin görevsizlik kararı verdiği belirtilerek yıkım işlemine karşı açılan bu davada para cezası yönünden de karar verilmesi istenilmekte ise de, sulh ceza mahkemesinin görev yönünden ret kararı üzerine 2577 sayılı Yasanın 9.maddesi uyarınca idare mahkemesi başkanlığına hitaplı bir dava dilekçesi ile ayrı bir dava açılması gerekmekte olup, bu haliyle davanın genişletilmesi kapsamında olan istemin incelenme olanağı bulunmadığından, mahkeme kararının davanın para cezasına yönelik bölümünün esasına girilerek para cezasının iptali yolundaki kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, … İlçesi, … Köyünde bulunan taşınmaz üzerinde ruhsatsız yapılan inşaatın 3194 İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, ruhsatsız inşaatın … tarihli tutanakla tespit edilerek mühürlendiği, 1/25000 ve 1/5000 ölçekli planların mahkemece iptal edildiği ve bölgenin uygulama imar planının bulunmadığı anlaşıldığından, ruhsatsız inşaatın yıktırılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın yıkıma yönelik bölümünün reddine; dava dilekçesinin konu kısmında yıkım kararının iptaline karar
verilmesinin istenilmesine karşın dava dilekçesinde kararın imar para cezası verilmesine yönelik kısmı hakkında da hukuka aykırılık iddialarına yer verilmesi ayrıca, dava dilekçesinin netice ve talep kısmında yıkım ve para cezası şeklinde bir ayrıma yer verilmeksizin kararın iptaline karar verilmesinin istenilmesi ve davanın açıldığı tarihte imar para cezalarına karşı açılacak davaların görümü ve çözümünün idare mahkemelerine ait olması karşısında davacının cevaba cevap dilekçesi ekinde … Sulh Ceza Mahkemesinin görev ret kararını ibraz ederek para cezası hakkında da hüküm kurulmasının istenilmesinin davanın genişletilmesi kapsamında olmadığı; 3194 sayılı Yasanın 42.maddesinde ruhsatsız ya da ruhsata aykırı inşaat nedeniyle verilecek para cezalarının alt ve üst sınırlarının belirlendiği, ancak, herhangi bir neden gösterilmeksizin yasada öngörülen alt sınırın üzerinde para cezası miktarının belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin para cezası verilmesine yönelik bölümünün iptaline karar verilmiş; karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Temyize konu idare mahkemesi kararının davanın yıkıma yönelik bölümünün reddi yolundaki kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Davacı, dava dilekçesinde belediye encümeni kararının sadece yıkıma ilişkin bölümünün iptalini; dava açma süresinden sonra verdiği dilekçesinde ise, aynı olay nedeniyle uygulanan para cezasına karşı … Sulh Ceza Mahkemesine itiraz ettiğini ve anılan mahkemenin görevsizlik kararı verdiğini belirterek yıkım işlemine karşı açılan bu davada para cezası yönünden de karar verilmesini istemiş bulunmaktadır.
Sulh ceza mahkemesinin görev yönünden ret kararı üzerine 2577 sayılı Yasanın 9.maddesi uyarınca idare mahkemesi başkanlığına hitaplı bir dava dilekçesi ile ayrı bir dava açılması gerektiğinden, bu haliyle davanın genişletilmesi kapsamında olan para cezasına ilişkin istemin incelenme olanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda, idare mahkemesince davanın para cezasına yönelik bölümünün esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle … İdare Mahkemesinin … günlü, … sayılı kararının davanın yıkıma yönelik bölümünün reddi yolundaki kısmının ONANMASINA, dava konusu işlemin para cezasına yönelik bölümünün iptali yolundaki kısmının BOZULMASINA, 13.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 1990/2078 K: 1992/1469 T: 10/04/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/369 K: 1992/3947 T: 02/11/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1991/3324 K: 1992/4050 T: 09/11/1992
Danıştay 6. Dairesi E: 1991/2852 K: 1992/5184 T: 24/12/1992
Ruhsatsız yapı yapıldığından bahisle 3194 sayılı yasanın 42. maddesi uyarınca verilen para cezasının davalı idarece her ne kadar ruhsatsız yapılaşmanın önüne geçilmesi amacıyla ve caydırıcı olması için verildiği ileri sürülmüş ise de, idare mahkemesine söz konusu taşınmazın bulunduğu yerin konumu, yapının kullanım biçimi; ebadı ve niteliği, çevresinde ya da aynı bölgede emsal taşınmazlar için uygulanan para cezalarının miktarı da göz önünde bulundurulmak ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle doğacak sonuca göre uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddi yolundaki kararda isabet bulunmadığı
İstemin Özeti: … İdare Mahkemesinin … günlü, … sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay Savcısı Düşüncesi: 3194 sayılı Yasanın 42.maddesi uyarınca verilen para cezasının iptali istemiyle açılan davayı reddeden idare mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz dosyasının incelenmesinden; İdare Mahkemesince davacıya ait taşınmazın Konumu, Kullanım biçimi, ebadı ve benzer nitelikleri, diğer emsal taşınmazlara uygulanan miktarlar araştırılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayanarak davanın reddedilmesinde isabet bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, … ilçesi, … Köyü, … mevkiinde bulunan taşınmaz üzerinde ruhsatsız yapı yapıldığından bahisle … Valisi tarafından 3194 sayılı Yasanın 42.maddesi uyarınca … lira para cezası verilmesi yolunda tesis edilen 17.1.2001 günlü işlem nedeniyle düzenlenen … günlü, … sayılı ceza ihbarnamesinin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı kapsamında kalan ve 1/1000 ölçekli plan çalışmaları devam eden alanda bulunan taşınmaz üzerindeki yapının ruhsatsız olarak yapıldığı ve bu aşamada ruhsata bağlanma olanağı da bulunmadığı anlaşıldığından 2000 yılı için belirlenen oranlar arasında ruhsatsız yapılaşmanın önüne geçmek ve cezanın caydırıcı olması amacıyla kamu yararına uygun olarak en üst seviyede verilen para cezasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı Yasanın 42.maddesi uyarınca verilecek para cezalarında idareye Yasanın belirlediği alt ve üst sınırlar içerisinde ceza tayini olanağı tanınmış ise de, idarenin yetkisinin hangi ölçütler çerçevesinde kullanıldığının ceza vermeye yetkili merci kararında açıklanması ve mahkemece de kanunda yazılı alt sınırın üzerinde para cezası miktarının belirlenme nedenlerinin araştırılması gerekmektedir.
İdarenin kanunda yazılı alt sınırın üzerinde para cezası miktarını takdir etme nedenleri de objektif ölçütlere uygun olmalıdır.
Olayda davacı tarafından … mevkiinde 11.00×12.00mt ebadında zemin+1katlı yapı için 1/25.000 ölçekli plan kapsamında kalması ve ruhsatsız olarak yapılması cezayı ağırlaştırıcı sebep olarak kabul edilip, 17.1.2001 tarihli işlemle … Valisi tarafından … lira para cezası verildiği, davacı tarafından dosyaya eklenen belgeden de yine … Köyü, … mevkiinde …’a ait 9.00×10,5 mt ebadındaki tek katlı ruhsatsız yapı için … Valisi tarafından 7.2.2001 tarihli işlemle 1/25000 ölçekli plan kapsamında kalması ve ruhsatsız olarak yapılması cezayı ağırlaştırıcı sebep olarak kabul edilerek … lira para cezası verildiği anlaşılmaktadır.
Davalı idarece hernekadar söz konusu para cezasının ruhsatsız yapılaşmanın önüne geçilmesi amacıyla ve caydırıcı olması için verildiği ileri sürülmüş ise de, İdare Mahkemesince söz konusu taşınmazın bulunduğu yerin konumu, yapının kullanım biçimi, ebadı ve niteliği, çevresinde ya da aynı bölgede emsal taşınmazlar için uygulanan imar para cezalarının miktarı da göz önünde bulundurulmak ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle doğacak sonuca göre uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle … İdare Mahkemesinin … günlü, … sayılı kararının BOZULMASINA, 12.6.2003 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 1990/1534 K: 1991/1104
Danıştay 6. Dairesi E: 1990/2731 K: 1992/1655 T: 16.04.1992
Danıştay 6. Dairesi E: 2006/931 K: 2006/6661 T: 30.12.2006
Danıştay 6. Dairesi E: 2002/6535 K: 2004/934 T. 20.2.2004
Davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan davacı zararının, yıkım işleminin fiilen gerçekleştiği tarih itibariyle hesaplanması gerektiğinden, tazmine konu zararın henüz ortaya çıkmadığı yıkıma ilişkin belediye encümeni kararının davacıya tebliğ edildiği tarih esas alınarak maddi zararın hesaplanmasında hukuka uyarlık bulunmadığı
İstemin Özeti: Danıştay Altıncı Dairesince verilen 19.2.2002 günlü, K:2002/1220 sayılı kararın; Mahkeme kararının davanın reddine yönelik bölümünün onanmasına ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesi uyarınca düzeltilmesi istemidir.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince davacının maddi zararının tazmini gerektiği hususu kabul edilmekle birlikte, zararın hesabında yıkıma ilişkin belediye encümeni kararının davacıya tebliğ edildiği 17.12.1993 tarihinin esas alındığı ve bu tarih esas alınarak bilirkişilerce yapılan hesaplamaya göre tespit edilen miktar üzerinden davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verildiği, davacı tarafından ise tazminat istemine konu zararın 1998/yılında yapılan yıkım işlemi ile birlikte gerçekleştiğinin ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
Davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan davacı zararının yıkım işleminin fiilen gerçekleştiği tarih itibariyle hesaplanması gerektiğinden, tazmine konu zararın henüz ortaya çıkmadığı yıkıma ilişkin belediye encümeni kararının davacıya tebliğ edildiği tarih esas alınarak maddi zararın hesaplanmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesince öncelikle yıkımının gerçekleştiği tarih tespit edilerek, bu tarih itibariyle davacının gerçekleşen zararı, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hesap edildikten sonra yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının, manevi tazminat talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının onanmasına yönelik Danıştay kararının düzeltilmesi isteminin reddine, anılan kararın maddi tazminata ilişkin kısmının ise bozulmasına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Düzeltilmesi istenilen Danıştay Kararının, davacının manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanmasına yönelik bölümünde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesinde sayılan kararın düzeltilmesi sebeplerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Davanın, maddi tazminata ilişkin kısmına gelince; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendine göre anılan isteme yönelik olarak davacının karar düzeltme istemi yerinde görüldüğünden, Dairemizin 19.2.2002 günlü, K:2002/1220 sayılı kararının maddi tazminata ilişkin kısmı kaldırılarak işin esası incelendi.
Dava, … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın 3.katındaki 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümlerin davalı idarece yıktırılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen …-lira maddi, …-lira manevi zararın tazmini istemiyle açılmış; idare mahkemesince, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesinden, 4.11.1986/günlü imar durumu belgesine göre 3 katlı yapılaşmaya müsait alanda kalan taşınmaza 3 katlı inşaat yapılması için 28.1.1987/ve 10.3.1987/günlü inşaat ruhsatlarının verildiği, bu arada bölgede yapılaşmanın 2 katı aşamayacağı yolunda alınan 26.12.1986/günlü, 3017 sayılı Taşınmaz Kültür Varlıkları Yüksek Kurulu kararının 20.3.1987/gününde davalı belediyeye tebliğ edilmesi üzerine, 2. ve 3. katlara ilişkin inşaat ruhsatının 8.4.1987/günlü, 662 sayılı belediye encümeni kararı ile iptal edildiği ve … Koruma Kurulunun 26.5.1988/günlü, 78 sayılı kararı ile, … Kale Yamacı Koruma Amaçlı İmar Planında bölgenin 2 katlı yapılaşmaya müsait alan olarak belirlendiği, ancak bu arada, 12.1.1988/günlü, 88 sayılı belediye encümeni kararı ile 10.12.1987/günlü, 19660 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan yönetmeliğin “Müktesep Haklar” başlıklı 9.maddesi ve Yüksek Kurulun 17.9.1987/günlü, 3063 sayılı kararının 1.maddesi uyarınca kazanılmış haklardan yararlananlara inşaat ruhsatlarının verilmesine karar verildiği ve davacının da bu haktan yararlandığı, yapısının 2.ve 3.katlarının inşaatını tamamlayarak, 12.11.1991 günlü, 212/39 sayılı iskan ruhsatını aldığı, bu aşamalardan sonra davalı idarenin 9.12.1993 günlü, 3944 sayılı kararı ile önceki işlemin geri alındığı ve davacının yapısının 3.katına ait inşaat ve iskan ruhsatının iptal edildiği ve 3.katındaki 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümlerin yıkılmasına karar verildiği, yıkım işlemine karşı açılan davanın … İdare Mahkemesinin … günlü, … sayılı kesinleşen kararı ile reddedilmesi üzerine yıkımın gerçekleştirildiği, bu nedenle davacının uğramış olduğu maddi zararların hukuka aykırı şekilde inşaat ve iskan ruhsatı vererek hizmet kusuru işleyen davalı idarece tazmininin zorunlu olduğu, bu nedenle, yıkım işleminin tebliğ edildiği 17.12.1993 günü itibariyle bilirkişiler tarafından yapılan hesaplama sonucunda davacının …-lira maddi zararının gerçekleştiğinin saptandığı ve bu miktarda maddi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği, diğer taraftan, olayda manevi tazminatın koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile …-lira maddi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesine, maddi tazminat isteminin fazlası ile manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiş, davanın reddine ilişkin bölümü davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Olayda, yıkımına karar verilen 3.kat inşaatın davacı tarafından ruhsat alınarak yapılmış, daha sonra da iskan ruhsatı alınmış olması nedeniyle davacının, yıkımına karar verilen yapı nedeniyle uğradığı zararın tazmin edilmesi gerektiği tartışmasızdır. İdarenin hizmet kusuru nedeniyle zararı tazmin edilecek olan davacının, gerçek zararının tespitinde, bu zararın gerçekleştiği tarihin birim fiyatları üzerinden hesaplama yapılması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince davacının maddi zararının tazmini gerektiği hususu kabul edilmekle birlikte, zararın hesabında yıkıma ilişkin belediye encümeni kararının davacıya tebliğ edildiği 17.12.1993 tarihinin esas alındığı ve bu tarih esas alınarak bilirkişilerce yapılan hesaplamaya göre tespit edilen miktar üzerinden davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verildiği, davacı tarafından ise tazminat istemine konu zararın 1998/yılında yapılan yıkım işlemi ile birlikte gerçekleştiğinin ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
Davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan davacı zararının yıkım işleminin fiilen gerçekleştiği tarih itibariyle hesaplanması gerektiğinden, tazmine konu zararın henüz ortaya çıkmadığı yıkıma ilişkin belediye encümeni kararının davacıya tebliğ edildiği tarih esas alınarak maddi zararın hesaplanmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesince öncelikle yıkımının gerçekleştiği tarih tespit edilerek, bu tarih itibariyle davacının gerçekleşen zararı, bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle hesap edildikten sonra yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının manevi tazminat talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının onanmasına yönelik Danıştay kararının düzeltilmesi isteminin reddine, maddi tazminata ilişkin olarak ise … İdare Mahkemesinin … günlü, … sayılı kararının maddi tazminata ilişkin kısmının BOZULMASINA, 2.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar:
Danıştay 6. Dairesi E: 1998/3254 K: 1999/3159 T. 9.6.1999
Danıştay 6. Dairesi E: 1992/2480 K: 1993/264 T:08.02.1993
Danıştay 6. Dairesi E: 1997/4788 K: 1998/5520 T. 17.11.1998
Danıştay 6. Dairesi E: 1993/4239 K: 1993/5174 T: 06/12/1993
GSM baz istasyonunun 3194 sayılı İmar Kanununun 5.maddesinde tanımlanan yapı niteliğinde olması nedeniyle ruhsata tabi olduğu hakkında
İstemin Özeti: Ankara 9.İdare İdare Mahkemesinin 26.12.2001 günlü, E-.2001/249, K:2001/1531 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi: Dava konusu İşlemle yıkımına karar verilen baz istasyonunun 3194 sayılı Kanunun 5. maddesinde tanımlanan yapı niteliğinde olması nedeniyle anılan yasa gereği ruhsata tabi olduğu gibi Ankara İmar Yönetmeliğinin 57/2-a maddesi uyarınca çatı arasına yapılması da mümkün olmadığından dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, …, … İlçesi, 9480 ada, 20 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın çatı arasına yapılan GSM baz istasyonunun, 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin 30.11.2000 günlü, C/2000-6995-15 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporla, dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, binanın çatı arasına kurulan (2.20m x 1.30m x 2.65m) ebatlarında pimapenden kaplı olan, içinde elektronik aletler bulunan kutunun yapı olarak nitelendirilemeyeceği, çatı arasına yapılma imkanı olan su deposu, asansör kulesi gibi değerlendirilmesi gerektiği bu nedenle de ruhsata tabi olmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı İdare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun Tanımlar başlıklı 5. maddesinde yapı; karada ve suda daimi ve muvakkat, resmi ve hususi yeraltı ve yerüstü inşaatı ile bunların ilave değişiklik ve tamirlerini içine alan sabit ve müteharrik tesisler olarak tanımlanmıştır.
Ankara İmar Yönetmeliğinin 57. maddesinin 2/a bendinde “Çatı aralarına bağımsız bölüm yapılamaz. Bu kısımlarda ancak su deposu asansör kulesi ve son kattaki bağımsız bölümlerle daire içini irtibatlandırmak, ait olduğu bağımsız bölüm sınırlarını aşmamak ve bu bağımsız bölümün % 30 unu geçmemek kaydıyla piyesler yapılabilir. Çatıların yukarıdaki şekilde düzenlenmesi halinde piyes önleri teras olarak tertiplenemez” hükmü getirilmiştir.
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda (2.20×1.30×2.60m) ebatlarındaki baz istasyonunun binanın çatı arasına yerleştirildiği belirtilmiştir. Bu nitelikteki eklentinin yukarıda tanımı yapılan yapı niteliğinde olduğu ve ruhsatsız yapılamayacağı açıktır.
Bu durumda, dava konusu işlemle yıkımına karar verilen baz istasyonunun, 3194 sayılı Kanunun 5. maddesinde tanımlanan yapı niteliğinde olması nedeniyle anılan yasa gereği ruhsata tabi olduğu gibi yukarıda anılan yönetmelik hükmüne göre çatı arasına yapılması da mümkün olmaması nedeniyle dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığından işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; Ankara 9. İdare Mahkemesinin 26.12.2001 günlü, E:2001/249, K:2001/1531 sayılı kararının bozulmasına, 10.120.000.- lira karar harcı ile fazladan yatırılan 7.530.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 21.5.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Benzer İçtihatlar: